Anti-Aging İçin Diyet Sırlarına Hazır Mısın?

Serbest radikaller; senin hücrelerine zarar veren, yaşlandıran, hatta kontrolsüz çoğalmaya sebep olarak kanseri bile tetikleyebilen kararsız bileşenlerdir. Serbest radikallerin baş düşmanı ise antioksidan etkide olan besinlerdir! Sağlıklı sofranın başkahramanı antioksidanlar olduğu sürece serbest radikallerle savaşmak çok kolay! Bu nedenle hem sen hem de sevdiklerin antioksidan beslenme alışkanlığı edinmelisiniz! Peki hangi besinler antioksidan etkiye sahip? Dediğini duyar gibiyim. Hadi başlayalım o zaman…

Resveratrol ve likopen çok önemli antioksidan maddelerin başında geliyor. Yaban mersini, nar, böğürtlen, kiraz, vişne, üzüm, kızılcık; resveratrolden zengin besinler; domates ve domates ürünleri, pembe greyfurt, karpuz, kayısı da likopen deposu yıldız besinler arasında! Unutma hem ana öğününde hem de ara öğününde mutlaka antioksidan etki yaratarak kırmızı renkli besinlerle sofrana dokunmalı, “yaşlanma karşıtı antioksidan etki” yaratmalısın!

İçeriğindeki kateşinler sayesinde antioksidan etkiye sahip yeşil çay ve beyaz çay; siyah çaya göre daha avantajlı çünkü daha yüksek miktarda antioksidan içeriyor! Hadi sen de her gün 3 fincan yeşil çay/beyaz çay ile bedenini tazele!

Havuç, kavun, mango gibi beta karoten kaynakları; yaşlanmaya karşı verdiğin bu savaşta hem sofranı renklendirecek, hem de antioksidan sihirlerine bir yenisi daha eklenecek!

Greyfurt, portakal, biber, brokoli, kivi, kuşburnu; C vitaminini deposu besinler arasında ilk 6 ‘ya giriyor! Bu besinlerle sağladığın C vitamini sayesinde kollojen yapına destek ol yaşlanmaya karşı savaşı sen kazan!

Sütlü çikolataya oranda 3 kat daha fazla antioksidan etki yaratmak için bitter çikolata tüketmelisin! Her gün saat 17:00’den önce keyifle yudumladığın kahvenin yanında yağı azaltılmış ve en az % 70 kakao içeren bitter çikolatayı doya doya tüketebilirsin! Bu leziz ara öğünle hem kilo yönetimine hem de cilt elastikiyetine destek olursun! Ancak tabii ki miktara dikkat, 20 gramı geçmek yok! Anlaştık mı? 

Yoğun iş temposuna sahip olman veya koşuşturmalı bir tempoda yaşaman ve buna alıştığını düşünmen çok normal! Ancak bedenin bu tempoya alışabilmek için kaliteli oksijene ihtiyaç duyuyor unutma! Gün içinde yaptığın her ne varsa 2 dakika mola ver evet tam da şuan şimdi ciğerlerini oksijenle doldur derin ve yavaş nefeslerle hormon seviyeni dengele, hücrelerin gençleşsin!

Düzenli egzersiz ile oksijen alımını % 15 oranında arttırabileceğini biliyor muydun? Oksijen kapasiteni ne kadar arttırırsan hücrelerin o kadar taze ve güçlü kalır; çünkü tüm hücrelerinin yaşamak için oksijene ihtiyacı var! İşte şimdi düzenli egzersiz ile akciğerlerine “gerçek kapasitesini” hatırlatma zamanı!

Sana bir püfidik not daha; Düzenli egzersizle yaşam hücrelerini tazelemek ve her bir hücreni 1,5 yıl daha fazla yaşatman mümkün! Yapman gereken aslında çok kolay; haftalık en az 150 dakika orta tempolu doğa yürüyüşünü tamamlamak! Ama “sürekli ve düzenli” yapmak şartıyla!

Hücrelerin için enerjinin kaliteli kaynakları elbette çok önemli ama bedenindeki tüm biyokimyasal olayların hatasız yürütülebilmesi için en başta suya ihtiyacı var! Sen ne kadar doğru beslenirsen beslen; hücrelerini susuz bıraktığın anda doğru beslenmenin avantajlarını yaşayamazsın! Unutma “Su” her yaşta, her gün hücrelerin için en kıymetli besin kaynağı! Hem hormon dengeni düzenlemek, hem kilo yönetimine destek olmak hem de cilt elastikiyetini korumak istiyorsan hadi sen de her gün 3 litre su tüket!