Bebeğine Sağlıklı Rahim Ortamı Hazırla!

Bebeğine anne karnında sunduğun ortam, doğum sonrası hayata dair kendini programlamasını sağlar. Yaşam tarzın, beslenme ve fiziksel aktiviteye göre; yaşayacağı ortamı tahmin eder. Bu sayede kendi iç programlamasını yapar. Doğduktan sonra da, programladığı bu ortamı devam ettirmek ve ilerleyen dönemlerde de uygulamak ister.

Fetal programlama hipotezini öne süren David Barker; rahim içi ortamın, bulaşıcı olmayan hastalık riskini etkilediğini savunmuştur. Bu hipotez, ilk kez Hollanda’da yaşanan kıtlık zamanında ortaya konulmuştur. Kıtlık sırasında; uzun süre açken doğum yapan kadınların, çocukları ve torunlarının obezite ve diğer metabolik bozukluklara daha yatkın olduğu gösterilmiştir. Epigenetik konusunda yapılan yeni araştırmalar da; bu genlerde görülen tutumluluk özelliklerinin, kalıtımsal olarak nesiller boyunca aktarılabildiğini öngörmektedir. Hintli bebekler de, bu fetal kısıtlanmaya bağlı küçük bir karın çevresine sahiptir; ancak diğer bebeklere göre daha yüksek karın bölgesi yağa sahiptir. Bu da diyabet için yüksek bir risk faktörü olan viseral şişmanlığı göstermektedir.

Anne adayının beslenmesindeki protein ve karbonhidratlar, fetal programlamada önemli rol oynamaktadır. Hamilelikte annenin uygulayabileceği hatalı diyetler, protein/karbonhidrat oranını bozar. Yapılan çalışmalar; bu oranın bozulmasının fetal büyümeyi bozarak, düşük doğum ağırlığına ve ilerleyen dönemlerde kan basıncında artışa neden olduğunu bildirmiştir. Çalışmalar, hamilelik döneminde yüksek yağ alımının, bebeğin yetişkinlik döneminde kardiyovasküler hastalıklar ve glukoz metabolizmasındaki bozukluklarla ilişkili olduğunu da göstermiştir.

Demem o ki sevgili anne adayı, hayatında belki de en dikkatli, en özenli ve en sağlıklı olman gereken dönem; hamilelik dönemi. 9 ay 10 gün boyunca karnında misafir edeceğin bebeğin için, yaşam kaliteni arttırman lazım! Rahim ortamını ne kadar sağlıklı yaparsan, bebeğini de bulaşıcı olmayan hastalıklarda o kadar korumuş olacaksın.

• Hamilelik öncesi dönemde ideal vücut ağırlığına ulaş! Hamileliğinde de en az 7, en fazla 16 kilo alımı sınırın olsun. Anne adayının vücut ağırlığı ve hamileliğinde kazandığı ağırlık; tansiyon, kardiyovasküler hastalıklar ve glukoz metabolizmasıyla ilişkili bulunmuştur.

• Besin depolarını kontrol ettir. Herhangi bir eksiklik varsa mutlaka takviye yaptır. Hamilelikte vitamin mineral düzeyleri, doğum ağırlığı ve glukoz metabolizmasını etkilemektedir.

• Sık beslen! Ara öğünlerini atlaman, seni etkileyemeyebilir; ama bebeğinin yetersiz beslenmesine yol açar. 2-3 saatte bir beslenmeye özen göster.

• Sebze ve meyve tüketimini arttır! Sebze ve meyveler vitamin, mineral ve antioksidan içeriği yüksek besin gruplarıdır. Bedeninde var olan serbest radikalleri yok ederek, bebeğine daha sağlıklı bir ortam sunar.

• Düşük veya yüksek proteine dikkat et! Hamileliğin süresince yeterli protein tüketmen; hem bebeğinin organ ve doku gelişimi için, hem de yetişkinliğinde kan basıncı problemini önlemek için önemli!

• Düşük karbonhidrattan uzak dur! Beyaz ekmek, makarna, un yerine; glisemik indeksi düşük, besleyici değeri yüksek olan tam tahılları tercih et.

• 2,5-3 litre suyun altına düşme! Hamileliğin süresince tükettiğin su miktarı, bebeğin içinde bulunduğu amniyon sıvısının miktarını etkiliyor.

• Süt ve süt ürünlerini yağsız tercih et! Günlük doymuş yağ ihtiyacını et, yumurta ve düşük yağlı peynir grubundan çok rahat karşılıyorsun. Süt ve ürünlerini yağsız tercih ederek, beslenmende daha sağlıklı yağ kaynaklarına yer ver: ceviz, badem, antep fıstığı, fıstık, fındık.

• Düzenli probiyotik ve omega 3 takviyesi al! Probiyotikler bağırsak floranı güçlendirerek; vitamin-mineral emilimini arttır, bağışıklığını güçlendir. Omega 3 yağ asitleri bedenindeki stresle savaşır, bebeğinin beyin gelişimine destek olur.

• Aktif yaşa! Hamileliğin 12. haftasından itibaren yapacağın düzenli yürüyüş, yoga veya pilates plasentanı genişleterek; bebeğine sağlıklı bir ortam sunar.