Çocuklara Uygulanan 7 Yemek Efsanesi
Ah, annelik! Ne kadar güzel ama bir o kadar da zorlu geçen bir süreç… Söz konusu çocuğuna yemek yedirmek olduğunda ise; gerçeklerin unutulduğu, doğru bilinen yanlışların ortaya çıktığı bir süreç… Anneler olarak çocuklarımıza uyguladığımız çok ciddi yemek efsaneleri var sevgili anneler! Hemen hemen herkesin uyguladığı 7 efsaneyi #fitanneningünlüğü köşemde doğrularıyla açıklıyorum ;)
1. Efsane: Keskin tatları asla kabul etmezler!
Koyu sebzeler, brokoli karnabahar gibi kükürtlü sebzeler, sarımsak, soğan keskin tatları nedeniyle çocuklar tarafından sevilmeyecekleri düşünülür. Halbuki bebek ve çocuklar çok geniş bir tat algısına sahiptirler. Bunun nedeni ise dil üzerinde yer alan tat tomurcuklarının doğum sonrası fazla sayıda olup, yaşla birlikte azalma göstermesidir. Bu nedenle çocuklarınızın aslında yeni tatlar keşfetmeye çok açık olduğu 0-5 yaş döneminde, besinler konusunda onları kısıtlamayın.
2. Efsane: Doğuştan sebze sevmezler!
Bu durumda yapılan en büyük yanlışlardan bir tanesi, katı gıdaya başlangıçta bebeği ilk meyve/meyve suyu ile tanıştırmaktır! Başlangıçta tatlı tada alıştırılan bebeğe, ilerleyen dönemlerde de ödül olsun diye tatlı tatlar sunmak; çocuğun beslenmesinde tuzlu tadı ve sebzeleri arka plana atmak demektir. Sebzeleri çocuğunuza sunarken onları olağan besinler olarak sunun, çocuğunuz onları yediğinde veya yemediğinde dünyanın tersine dönmeyeceğini bilsin. Rahat olursa yemesi daha da kolaylaşacaktır.
3. Efsane: Sık sık beslenmeye ihtiyaç duyarlar!
Çocukların gün içinde atıştırmaya ihtiyaçları vardır ama yetişkinler kadar da sık beslenmeye ihtiyaç duymazlar. 1-3 yaş aralığında 3 ana, 1-2 ara öğün; 3-6 yaş aralığında ise 3 ana, 2-3 ara öğün ihtiyaçlarını karşılamak için yeterlidir. Meyve, süt, ufak porsiyonlardaki sütlü tatlılar, kuru yemişler gün içindeki sağlıklı atıştırmalıklardır.
4. Efsane: “Bol bol C vitamini alsın, hasta olmasın” diye her sabah kocaman bir bardak portakal suyu içmeliler!
Havaların soğuması, mevsim geçişleri, bir de anaokulu/kreş süreci derken, hastalıklar sık sık kapımızı çalabiliyor. Bağışıklığı güçlensin, hasta olmasın diye çocuklar her gün içtikleri koca bir bardak meyve sularıyla bol bol C vitaminine maruz kalıyor. C vitamini çok önemli bir vitamin; ama az az ve sık sık olanı makbul sevgili anneler. Çünkü vücutta depolanmaz, fazlası idrarla atılır. Bir de o “koca 1 bardak meyve suyu”nun, çocuğunuzun aldığı likit kalorileri artırdığını unutmayın.
5. Efsane: Diyet ürün çocuklar tarafından asla tüketilmemelidir!
Öncelikle sorum şu: “Diyet ürün” söylemi sizin için ne ifade ediyor anneler? Sadece kalorisi azaltılmış ve zayıflamak isteyenlerin tükettiği ürün grubu mu demek oluyor? Herkes tarafından bu şekilde kabul görmesi, aslında ne kadar büyük bir yanlışın içinde olduğumuzun en net göstergesidir. Diyet ürün demek sevgili anneler, sağlıklı ürün demektir. Neden mi? Çünkü diyet ürün; tuzu ve sodyumu azaltılmış ürün, doymuş yağlardan arındırılmış ürün, basit şekerden arındırılmış ürün, şekeri azaltılmış ürün, tatlandırmak için şeker pancarı veya şeker kamışı kullanılmış ürün, şeker yerine güvenilir tatlandırıcı kullanılmış ürün veya tam tahılların kullanıldığı ürün demektir! Çünkü aslında diyet kelimesinin anlamı; “yaşam tarzı” demektir. Çocuğunuz diyet ürünlerden kalorisi azaltılmış bir ürün tüketiyorsa, dikkat etmeniz gereken günlük enerji açığı olmamasıdır. Diğer bir nokta da; kalorisi az diye fazla fazla tüketmesine izin vererek, günlük enerji ihtiyacını aşmamalıdır.
6. Efsane: Çocuk beslenmesinde “light süt”ün ne işi var?
Büyüme ve gelişme sürecindeki bebek ve çocukların, gelişimlerini tamamlamak adına enerjiye ihtiyaçları vardır. Enerji ihtiyaçlarını karşılamada ise en büyük görev yağlara düşmektedir. Ama nedense toplumumuzda şöyle bir yargı var: “Yarım yağlı veya yağsız süt tüketimi, günlük alınan yağ miktarının azalmasına ve bunun yerine karbonhidratların artmasına neden olmaktadır”! O kadar yanlış bir ifade ki… Beslenmede süt ve süt ürünlerinin yağsız veya yarım yağlı tüketilmesi; aslında doymuş yağ alımının azaltılması, beslenmenin sağlıklı yağ kaynakları olan kuruyemişler, zeytin, bitkisel yağlar ve yağlı tohumlarla daha çok desteklenmesi demektir. Ayrıca Amerikan Diyetetik Derneği, İngiliz Diyetetik Derneği, Amerikan Pediatri Akademisi 2 yaş sonrası, yağı azaltılmış (%2 yağlı) veya yağsız süt ve ürünleri tüketimini önermektedir.
7. Efsane: Tabakta yemek bırakılmaz, yoksa arkadan ağlar!
Bir de bunun “tabakta ne kadar pirinç tanesi kalırsa, o kadar çocuğun olur” versiyonu var tabii ki. Bizler yetişkin olarak, çocuklarımızın da birer birey olduklarını bazen unutuyoruz. Kendi midelerinin ve beyinlerinin sesini dinleyip doyup doymadıklarına karar verebileceklerini düşünmüyoruz. Doydukları halde onlara inanmayarak yemeye zorluyoruz. Bunun sonunda da farkında olmadan beslenme davranış bozukluğu gelişmesini sağlıyoruz, obezite riskini tetikliyoruz. Çocuğunuzu yemeye zorlamayın. Sofraya oturduğunuzda herkesin -çocuğunuz da dahil- yemeğini kendisinin almasına izin verin. Böylelikle açlık miktarını saptayarak, kendilerini doyurabilecek miktarı saptayabiliyorlar.