Mamalar Kabusun Olmasın!
Bir Anne Çocuk Diyetisyeni olarak, annelerimin her zaman normal doğum yapmasını ve bebeklerine anne sütü vermesi gerektiğini savunurum. Çünkü sağlıklı bir geleceğe adımlar bu ikili ile atılır. Ama bazı durumlar vardır ki sevgili anne, elinde olmayan sebeplerden dolayı ne normal doğum yapabilirsin, ne de bebeğine anne sütü verebilirsin… Evet, bu zamana kadar daha çok emzirme ve anne sütünü konuştuk. Sıra mamalarda…
Sezaryen doğumun arttığı, emzirme oranlarının azaldığı (özellikle erken sütten kesme) ülkeme, itiraf etmem gerekir ki çok üzülüyorum. Annelerin sezaryen doğumdan korkmasını, doktorların sezaryen doğumu tercih etmesini, süt azaldı diyerek hemen bittiğinin kabullenilmesini, bir kereden bir şey olmaz diyerek anne sütü varken mama verilmesini kabul etmiyorum! Normal doğum yapabilecekken sezaryeni, anne sütü varken mamayı onaylamıyorum. Ama bu demek değildir ki; asla sezaryen olmayacak veya mama verilmeyecek!
Anne ve bebeğin sağlığını tehdit eden durumlarda nasıl sezaryen doğum yapılıyorsa; anne sütü olmadığında veya belirli bir sebepten dolayı anne sütü verilemediğinde, yerine anne sütünden sonra bebek için en güvenilir besin “mama” gelir. Sanılanın aksine mamaların da besleyici değeri vardır ve anne sütü örnek alınarak üretildiği için gayet de sağlıklıdır!
Peki ne zaman mama verilmeli?
• Doğum sonrası anne sütü hemen gelmezse,
• Bebeğin o ayki doktor kontrolünde kilo kaybettiği gözlenirse (bebek 600 g alacağına 400 g aldı diye mama başlanmasına karşıyım!),
• Anne sütü “GERÇEKTEN” yetersizse,
• Bebekte belirli bir metabolik hastalık varsa ve buna bağlı anne sütü alamıyorsa,
• Anne sütü bittiyse veya anne 1 yaşından önce emzirmeyi sonlandırdıysa mama takviyesine başlanmalıdır!
Haydi biraz mamaları tanıyalım o zaman…
Bebek mamaları (formülleri) Türk Gıda Kodeksi’nde; “hazırlama ve kullanma talimatına göre; ilk 4 veya 6 aya kadar normal ağırlıklı ve sağlıklı bebeklerin besin ihtiyaçlarını karşılayabilen, normal büyüme ve gelişmeyi sağlamak amacıyla üretilen, bileşimi anne sütüne yakın olan; protein, yağ, karbonhidrat, vitaminler, mineral maddeler ve katkı maddeleri ile teknolojisine uygun olarak hazırlanan ve ısıl işlemle dayanıklı hale getirilen; doğrudan tüketilen veya su ilavesi dışında hiçbir işleme gerek göstermeyen tüketime hazır süt esaslı ürünleri” olarak tanımlanmıştır.
Mamaların; bebek ve çocukların besin ögeleri gereksinmelerini karşılaması, sindirim bozukluklarına neden olmaması ve patojen mikroorganizmaları içermemesi yasal koşullar olarak belirlenmiştir. Anne sütüne benzer mama ilk kez 1914 yılında üretilmiş ve zamanla içerisine besin ögeleri eklenmiştir: Elzem aminoasitler, elzem yağ asitleri, D vitamini, karoten, B1 vitamini, demir, C vitamini, B2 vitamini, B6 vitamini, E vitamini, B12 vitamini taurin, nükleotidler ve probiyotikler. Anne sütünde olduğu gibi ilk altı ay için 60/40 whey/kazein oranı da sağlanmıştır.
Mamalar 6 grupta sınıflandırılmaktadır: Prematüre Mamaları, Adapte Mamalar (ilk 6 ay), Yarı Adapte Mamalar (geçiş mamaları, 4-6 ay), Devam Mamaları (6-12 ay), Kaşık Mamaları (meyveli, sebzeli, tahıllı) ve Terapötik Mamalar (belirli hastalıklarda kullanılan). Genel tanımlama bu şekilde olsa da, tabii ki mamalar da markaya ve içeriğe göre daha çok çeşitlenmektedir.
Hazırlaması da biraz zahmetli…
Anne sütü bu zamana kadar steril olarak bilinirdi. Oysaki anne sütü annenin beslenmesinden, aldığı probiyotik takviyesinden ve enfeksiyon durumundan rahatlıkla etkilenmektedir. Yine de hazırlama süreci gerektirmediği için, direk annenin memesinden bebeğin midesine geçerek çevreden gelecek bulaşları önlemeye yardımcı olmaktadır. Mamalarda durum böyle değil ne yazık ki…
Hangi tür mamayı seçersen seç sevgili anne; bebeğini olabilecek bulaşlardan korumak için; uygun miktarı ayarlamak, doğru hazırlamak, ekipmanların hijyenini sağlamak çok önemlidir.
• Mama hazırlarken, sanki bir ilaç hazırlıyormuş gibi dikkatli olunmalıdır.
• Eller öncesinde mutlaka yıkanmalı, ekipmanlar her işlem için sürekli temizlenmelidir.
• Mamayı belirtilen ölçekte alırken, tepeleme değil silme ölçek yöntemi uygulanmalıdır. Minik böbrekler ve minik sindirim sistemi için miktara dikkat edilmelidir.
• Kaynamış ılımış suyla yapmaya özen gösterilmeli; eğer ısıtılacaksa da mikrodalga kullanılmamalı, ılık suyun içine konulmalıdır!
Sevgi dolu avantajını da unutmamak lazım…
Biberonla beslemenin en iyi yanı; bebeğin babayla yakınlaşmasını sağlamak ve anneye biraz nefes aldırmaktır. Tıpkı anne sütüyle beslemede olduğu gibi bebek annenin göğsünün sıcaklığını hissetmeli, kalp atışını duymalı, kokusunu almalıdır. Söz konusu biberonla beslenme olduğu için babalara, “ben mi emzireyim?” demek yerine, üstünü çıkarıp tıpkı anne gibi ten teması yardımıyla beslemek düşmektedir :)
Evet sevgili annem, unutma sütün olduğu sürece öncelik her zaman ona ait. Kolaylık olsun diye sütün varken mamaya yönelmeni asla istemiyorum! Ama belirli bir sebepten dolayı da sütün yoksa veya ciddi anlamda yetersizse, bebeğinin sağlıklı gelişimi için üretilen mamalara kabusun olarak bakma! Çünkü onlar anne sütünden sonra, bebeğin için temel besin kaynağını oluşturmaktadır ;)