Minik Şefin Büyük Hayalleri
Çocukluğumda hayal kurmayı en çok sevdiğim yer mutfaktı. Yemek yaparken kurduğum o lezzetli hayallerin tadı bambaşkaydı.
Yapmayı ilk öğrendiğim yemek yayla çorbasıydı. Bugün hâlâ en iyi pişirdiğim çorbadır.
Annem akşam için yayla çorbası istediğinde büyük bir şef edasıyla mutfağa girer, malzemeleri teker teker tencereye koyup suyunu ekledikten sonra, başlardım karıştırmaya... Yayla çorbasının püf noktası, başından ayrılmadan, ilk taşıma kadar sabırla karıştırmakta saklıydı.
Kendi kendime yapmazdım yayla çorbasını.Televizyon ekranında pişirirdim bu sihirli çorbayı.Yayla çorbası insanı hayallere sürükleyen bir çorbaydı ve ocağımızın yanındaki mutfak penceresinin camı onun sihriyle televizyon ekranına dönüşürdü.
Bense ünlü bir şef olurdum.Yemek programımda keyifle anlattığım tarifleri seyrederdim o pencereden.
Hâlâ çok seviyorum mutfak pencerelerinin bu sihirli hayal camlarını. Ve bana seyrettirdikleri hayalleri...
Bu arada,sihirli hayal çorbamın son dokunuşu tabii ki doğadan olurdu.Annemin
yazın toplayıp misafir odamızda kuruttuğu mis kokulu nane ile efsane şefin yayla çorbası tamamlanırdı... Naneleri avuçlarımın içinde ufaladıktan sonraki mutluluğum ve gülümseyişim hâlâ aklımda... Hâlâ kalbimde ve yüzümde... Hâlâ aynı mutlulukla ve gülümsemeyle yemekler yapmaya devam ediyorum... Şimdiki halimi ta o günlerden hayal eden o minik şefe saygılarımı ve şükranlarımı sunuyorum... Ve tabii, o minik şefe ilham kaynağı olan güzel insan Gülriz Sururi’ye de sevgilerimi yolluyorum...