PARKİNSON HASTALARINDA BESLENME DESTEĞİ!

1817 yılında James Parkinson tarafından tanımlanan Parkinson Hastalığı (PH), nörodejeneratif bir hastalıktır. Beyinde siyah madde olarak adlandırılan kısımda bulunan sinir hücrelerinin hasarıyla oluşur. Hareket kabiliyetinde azalma, yavaş hareket etme, kas katılığı, titreme ile karakterizedir. Nedeni tam olarak bilinmese de birçok etkenin hastalığın ortaya çıkışında rol oynadığı bilinmektedir. Özellikle yaşlanma ve genetik yatkınlık bu hastalıkla yakından ilişkilidir.
Türkiye’de de yaklaşık 150 bin civarında Parkinson hastasının olduğu ve ilerleyen dönemlerde artan yaşlı nüfusla birlikte bu sayının artacağı söylenmektedir.

Peki, Parkinson hastalarında beslenme desteği nasıl olmalıdır?
Öncelikle Parkinson hastalarında güç ve mobilite için kas kütlesinin devamlılığını sağlamak ve diyetinin buna göre planlanması oldukça önemlidir.
• Parkinson hastalarının kullandığı ilaçlardan; L-dopa ve diyet proteini etkileşimi hastanın diyetinin planlanmasında dikkat edilmesi gereken noktalardandır. B6 vitamini ve L-dopa'nın etkileşime girmesi olasıdır.
• İlaçların yan etkilerinden biri de kabızlıktır. Bu hastalarda sıklıkla gözlemlenen kabızlık problemi için posa tüketimi ve yeterli sıvı alımı da takip edilmelidir.
• Antioksidan savunmayı artırıcı etkisi olan çeşitli fenolik bileşenler (zerdeçalda bulunan kurkumin, yeşil çayda bulunan epigallokateşin vb.) diyete diyetisyen kontrolünde eklenebilir. 
• Hastada D vitamini ve omega-3 yeterli miktarda alınmalı ve izlenmelidir.

Hastalığın seyrinin ilerlemesiyle birlikte katı besinleri tüketmekte zorlanma, çatal-bıçak tutma kabiliyetinin azalması gibi birtakım sorunlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle hastalar beslenme yetersizliği açısından risk altında olabilirler. Özellikle ilk tanı anından itibaren tedavinin etkin olabilmesi için diyetisyen desteği alınması, protein içeriği bakımından iyi planlanmış yeterli ve dengeli bir beslenme desteği oldukça önemlidir.