Sedef Hastalığında Beslenme Ne Kadar Önemli
Sedef hastalığı(Psöriasis) ciltte kızarıklık, kaşıntı ve dökülmeler ile kendini gösteren bir deri hastalığıdır. Literatürde inflamatuvar hastalıklar arasında gözükmesiyle beraber sebepleri net olarak bilinmemektedir. Fakat yapılan birçok çalışma stresin, anksiyetenin veya yüksek inflamasyonun bu hastalığı tetikleyebileceğini söylüyor. Peki, sedef hastaları beslenmesinde nelere dikkat ederek etkileri en aza çekebilir? Hazırsan başlayalım
Probiyotikler: 2016 yılı Journal of Translational Medicine’daki bir çalışmaya göre bireylerin mikrobiyotasındaki bozukluk sedef hastalığı gibi enflamatuvar hastalıkları tetikleyebiliyor. Araştırmaya göre Sedef hastalığı olan bireylerin bağırsak mikrobiyotasında Firmucutes bakterileri daha fazla iken Akkermansia, Ruminococcus ve Pseudobutyrivibrio gibi bakteri türleri daha az sayıda çıkmış! İşin ilginç yanı, güncel çalışmalar gösteriyor ki; obez bireylerin dışkısında Firmucutes bakterileri daha yoğun iken Akkermansia daha düşük miktarda. 2013 yılı Gut Microbes’te yayınlanan bir makaleye göre de Bifidobacterium Infantis probiyotik takviyesi sedef hastalarında antienflamatuvar etki göstererek plazma TNF-α, CRP değerlerinde düşüş gözlemleniyor.
Zerdeçal: Zerdeçal içeriğindeki kurkumin adlı madde sayesinde anti-enflamatuvar etki yaratarak sedef hastalığında da olumlu etkiler gösteriyor. 2013 yılı The AAPS Journal’da zerdeçal üzerine yapılan bir araştırmaya göre kurkumin vücutta bazı inflamatuvar enzimlerin baskılanmasını sağlayarak vücutta anti-sedef hastalığı etkisi yaratıyor.
D vitamini: 2015 yılı International Journal of Dermatology’de yayınlanan çalışmaya göre D vitamini sedef hastalığı tedavisinde önemli rol oynayan vitaminler arasında. Bu yüzden bireyde gözlenen düşük D vitamini seviyeleri bu hastalığın daha tetikleyicisi olabilir.! Indian Journal of Dermatology’nin aynı yıldaki bir çalışmasında da D vitaminin bu etkisini anti-enflamatuvar özelliğe sahip olması kaynaklı olduğunu söylüyor.
Omega 3: Her yerde dostumuz olan Omega 3 burada da kendini gösteriyor! Vücuttaki enflamasyonun baskılanmasında destekçi olan Omega 3 yüksek enflamasyonla kendini gösteren sedef hastalığında da olumlu sonuçlar veriyor! 2011 yılı Clinical, Cosmetic and Investigational Dermatology’deki çalışmaya göre Omega 3 takviyesi, bireylerdeki kafa derisi lezyonları, kaşıntı, kızarıklık ve pullanmada azalma gözlemleniyor.
B12 vitamini: Journal of the American Academy of Dermatology’nin diyet ve sedef hastalığı üzerine yayınladığı bir makalede bireylerin B12 vitamin seviyesinin düşük olmasının, sedef hastalığı semptomlarını olumsuz yönde etkilediği söyleniyor. Çalışmaya göre öncesinde B12 seviyeleri düşük olan kişilere takviye yapıldıktan bir süre sonrasında lezyonlarda iyileşmelerin olduğu gözlemleniyor. Bu yüzden sedef hastalığın varsa kan tahlillerinde özellikle B12 vitamin seviyene de baktırıp gerektiğinde besin veya dışarıdan takviye yapmayı unutma.
Kaliteli Yağlar: Sedef hastalığının da kardiyovasküler hastalıklar gibi kronik inflamatuvar hastalık çeşidi olduğu bilinmektedir. Bununla beraber yapılan araştırmalar, yüksek şiddette sedef hastalığı olan bireylerin kalp damar hastalıkları ve kalp krizi riskinin normal bireylere göre daha fazla olduğunu göstermektedir. Bu yüzden doymuş yağlardan fakir ve doymamış yağlarca dengeli bir beslenme düzeni bu riski azaltmana destekçi olacaktır.
Yüksek Kiloya Dikkat!: Journal of the American Academy of Dermatology 2015 yılında yayınlanan araştırmaya göre Beden Kitle İndeksi(BKI) değeri arttıkça sedef hastalığı riskinde de artış gözlemleniyor. Aynı zamanda çalışmaya göre kilolu ve sedef hastalığı olan bireyler sağlıklı bir beslenme düzeniyle zayıflamaya başladıklarında hastalığın vücuttaki etkilerinde de azalma görülüyor! Aynı yıl içerisinde Journal of Translational Medicine’da yayınlanan makale de bireylerin Sedef hastalığı İndeksi(PASI)’nin CRP değeri kadar vücuttaki yağ miktarıyla da ilgili olduğunu söylemekte!