Tat Haritanı Keşfet, Fit Kal Sağlıklı Yaşa
Anne karnında temelleri atılan tat duyusunun hayatında büyük bir yeri olduğunu biliyor muydun? Tat duyun sadece yiyecek seçimlerini etkilemiyor, aslında sağlığının temellerini atmana da yardımcı oluyor. Dünyaya gelmeden önceki dönemde oluşmaya başlayan ve sonrasında anne sütüyle geliştirip ek besinlerle devam ederek oluşturduğun tat kültürün, ileri dönemdeki besin tercihlerini belirlemekte! Sahip olduğun tat kültürünün etkisiyle besinler üzerine yapacağın tercih, hem sağlığın hem tartındaki rakamı etkiliyor. Peki, araştırmalar tat duyunla obezite arasında ilişki olduğunu söylüyor desem!
Evet, meraklandığını biliyorum; o zaman haydi şimdi koltuğuna otur, tat haritanı keşfetmeye başla.
Tadını alıyorum öyleyse varım!
Sen yediğin yemeklerin tadını algılarken, vücudun büyük işler içinde. Yediğin besinin tükürük salgısında çözünmesiyle dilindeki küçük pütürcükler –yani papillalar işe koyuluyor, içindeki reseptörler duyuyu beyne iletiyor ve bingo! Tat duyu aktarımı tamamlanmıştır. Sonrasında gülen veya buruşuk suratla poz verme sırası sende :)
Bu duyu ne zamandır seninle?
Aslında sen dünyaya gelmeden tat kültürün oluşmaya başlamış bile! Yapılan araştırmalar tat kültürünün anne karnından itibaren oluşmaya başladığını söylüyor! 2009 yılında çocukların tat kültürünün oluşması üzerine yapılan çalışma, annenin yediklerindeki tatların amniyon sıvısıyla çocuğa geçtiğini söylüyor. Yani bebeğin henüz küçük bir fasulye tanesi kadar olsa da seçimlerin onun ileri dönemdeki tercihlerini etkileyecektir.
Bebeğini kucağına aldıktan sonra sakın iş bitti sanma. Sevgili Emziren Anne; Sütünün tadını sen belirliyorsun. Bebeğine zengin bir tat kültürü oluşturmak istiyorsan zengin içerikli beslen. Unutma senin tercihin ileride onun tercihi!
Tat almada sorumlu tek yer dilin değil
Dilden buruna, burundan beyne! Büyük görev dilinde olsa da, koku duyun da bu işin içinde. Yediklerindeki uçucu bileşikler dil, yanak ve boğaz tarafından burun boşluğuna pompalanıp olfaktör sistemle tadın algılanmasını sağlar. Yani tat ve koku muhteşem bir ikili. Grip olduğun zamanlarda yemeklerden tat alamamanın sebebi işte tam olarak bu. Kokunun tat algındaki önemini anlamak istiyorsan şu deneyi yapabilirsin: Tatları farklı iki çikolatayı al. Burnunu kapatarak ikisini ayrı ayrı tat. İki çikolatanın tadı ne kadar da benzer değil mi? Hatta neredeyse hiç fark yok!
Aman tadımız kaçmasın
Bazı faktörler tat duyunda farklılık veya azalmalara yol açabilir.
• Yaş: Yaşının artışıyla beraber tat reseptörlerinde azalma gerçekleşir.
• Cinsiyet: Eşitlik burada bozuldu. Araştırmalara göre kadınlar tat almada erkeklere göre daha hassas.
• Gen: Genlerinin farklılığı tat duyu algılarını da etkiler.
• Hastalıklar ve Tedavi: Tat duyusunda körelme gibi hastalıklar ya da kanser hastalığı tedavisi gibi durumlar tat duyunda azalmaya sebep olabilir.
• Sigara: Yemeklerden zevk almak istiyorsan, sigarayı bırak tat duyularına yer aç
• Hormonlar ve Hamilelik: 2002’de yapılan araştırmada hamileliğin ilk 3 ayında olanlar, hamile olmayanlara göre tat almada daha hassas olup; bu durumun, ilk 3 ayda sekretin hormonundaki değişiklerden kaynaklı olabileceği söylenmiş. Menapozlu kadınlarla yapılan çalışma ise, damak tatlarında değişme ve tatlı duyu reseptörlerinde azalma sebepli tatlı tüketiminde artış olduğunu söylüyor. Özel dönemler özel ilgi ister, sakın göz ardı etme:)
• Kültürel farklılıklar: Yemek kültüründeki tatlar, duyularını da etkiler unutma!
• Besin Öğeleri: Yapılan araştırmalar A vitamini, tiamin, B6, B12, çinko, folat ve bakırın tat işlevini etkilediğini söylüyor. Bu yüzden bu mikrobesinlerden herhangi birinin eksikliği tat duyunda azalmaya yol açabilir.
• Şişmanlık: Çalışmalar kilo artışının tat duyusunu olumsuz etkilediğini göstermiş. Obez, normal kilolu ve zayıf kişiler arasında yapılan araştırmaya göre; normal ve zayıf kişilerin tat algıları benzer çıkarken, obez kişilerde algı daha geç oluşmakta. Bu algılardan da özellikle tatlı ve ekşi tat eşikleri obezlerde daha yüksek! Bu da demek oluyor ki kiloluysan ve tatlı tüketimin fazlaysa, kilondan kaynaklı tatlı tat reseptörlerin azalmaya başlamış!
Sadece 4 tat?
Eğer sen de sadece bitter, tatlı, tuzlu ve ekşi tatları biliyorsan yanılıyorsun. Gözlerini iyi aç ve oku, sana iki sürprizimiz daha var.
4+1: Umami
Ummadığın bir tatla seni tanıştıralım: “Umami”. Glutamat tadını karşılamak için kullanılan umami, yüksek oranda aminoasit içeriğiyle kendini gösteriyor. Tadını tam tanımlaman güç olsa da hafif ve ağızda kalan, tükürük salgısını arttıran, lezzet verici bir tada sahip. Umami glutamatın tuzla birleşmesiyle tadını daha da baskınlaştırıyor. Senin de yakından tanıyacağın bir örnek verelim: Tabiki de soya sosu!
Sürpriz Tat: Yağ
Şaşırmış olabilirsin ama evet 5 tat duyusu yanına bir de yağ eklendi! 2011 yılı Washington Üniversitesinde yapılan araştırma CD36 adlı genin bu yağ tat reseptörlerinden sorumlu olduğunu söylüyor! Gen kaynaklı reseptör sayısı az olanlar yağ tadını daha az algılarken diğerlerinde durum tam tersi. Reseptör azlığı tadın algılanmasını azaltarak tüketimi arttırmakta! Bu da obezite riskini tetikleyebilir. Ama biz bunu dedik diye sakın tüm bahaneyi genlere atma:)
Dikkat! Obezite tat duyunu köreltmesin!
Çocuklarla yapılan bir araştırmada, obezitenin tat reseptörlerinde azalmaya yol açtığı tespit edilmiş. Sen de erkenden işe koyul; çocuğunu yanlış besleyerek tat duyularını köreltme. 2011’de yapılan bir başka araştırmada da düşük yağlı beslenenlerin yağ reseptör sayısında artış gözleniyor. Fazla yağlı beslenerek tat duyularını köreltmen sonrasında daha fazla yağlı tüketimine sebep olabilirsin. Böyle bir kısır döngüye girmeden ipleri eline al, sağlıklı ve fit kal.
Küçük bir hücre tanesinden yaşlılığa kadar olan yaşam yolculuğunu en sağlıklı şekilde geçirmek için gerekli tat haritası artık sende. Rotadan sapma, doya doya keyifle yaşa!