Yeni Nesil ProteinKolik Anneler
Doğadan elde ettiğimiz her gıda bedenimiz için çok kıymetli; ama miktar ve dengenin sağlanması koşuluyla! Toplum olarak hayvansal gıdalara aşırı bir düşkünlüğümüz var. Söz konusu çocuk beslenmesi olduğunda ise “aman bir şey yemiyorsa da köfte yesin/süt içsin bari” durumuna dönüşmektedir. Bu durum da ne yazık ki beraberinde kronik hastalıkları getirmektedir!
Fazla tüketilen protein osteoporoz riskini arttırıyor!
Kalsiyum ve protein kemik yoğunluğunu sağlamada en önemli besin öğelerindendir. Vücuda alınan protein, sindirim sonucu, kan dolaşım sistemine sülfürik ve organik asitler olarak geçer ve kan dolaşımını asitleştirir. Mükemmel bir dengeyle çalışan vücudumuz, alkali olan kalsiyumu kan dolaşımına göndererek bu asit ortamı nötrleştirir. Protein fazla, kalsiyum yetersiz alındığında ise vücut, asit ortamı nötrlemek için kemiklerden kalsiyum çekmeye başlar. Bu da büyüme-gelişme çağındaki bir çocuğun iskelet sisteminin zayıflamasına, erken yaşta osteoporoz hastalığıyla karşı karşıya kalmasına neden olabilmektedir.
Yaşamın ilk yılında tüketilen fazla protein yağ hücre sayısında artışa neden oluyor!
“Erken Protein Hipotezi (Early Protein Hypothesis)”ne göre, yaşamın ilk yıllarında çocukların fazla proteine maruz kalmaları, büyüdükleri zaman yağ hücre sayılarındaki artışla ilişkilendirilmiştir. Nedeni ise fazla alınan proteinin; karbonhidrat ve yağ metabolizmasını kontrol eden insülin hormonu ve insülinle aynı etkiyi yapan fakat karaciğerden sentezlenen insülin benzeri büyüme faktörü olarak adlandırılan IGF-1 hormonu salınımını artırmaktadır. Bunun sonucunda da çocuklarda hızlı kilo alımı ve ilerleyen yaşlarda yüksek BKİ değeri gözlemlenmektedir.
Çocuklarımızın yüksek proteinle tanıştıkları dönem, anne sütünden sonra beslenmelerine dahil olan tamamlayıcı beslenme dönemidir. Bu dönemde tanıştıkları et ve süt ürünlerinin fazla tüketimi ise ilerleyen yaşlarda (ilk belirtiler 5-7 yaşlarında) bizi obezite riskiyle karşılamaktadır. Çağımızın hastalığı obezite ise beraberinde kalp hastalıkları, tip 2 diyabet ve hatta artan kanser riskini getirmektedir!
Her konuda olduğu gibi, proteinde de doğru miktar önemli!
- Anne sütü alan 1 yaşındaki çocuk günlük hayvansal kaynaklı protein ihtiyacını; 100 g yoğurt, 15 g peynir, 1 yumurta ve 1 köfte büyüklüğünde etten karşılamaktadır.
- Anne sütü almayan 1-2 yaşındaki çocuk günlük hayvansal kaynaklı protein ihtiyacını; 1 bardak süt, 150 g yoğurt, 1 yumurta, 30 g peynir ve 1 köfte büyüklüğünde etten karşılamaktadır.
- 3-4 yaşındaki bir çocuk hayvansal protein ihtiyacını; 1 bardak süt, 150 g yoğurt, 1 yumurta, 30 g peynir ve 2 köfte büyüklüğünde etten karşılamaktadır.
- 5-6 yaşındaki bir çocuk hayvansal protein ihtiyacını; 1 bardak süt, 1 bardak ayran, 150 g yoğurt, 1 yumurta, 30 g peynir ve 2 köfte büyüklüğünde etten karşılamaktadır.
Bitkisel protein de unutulmamalı!
“Protein kaynağı sadece hayvansal besinler mi, bitkisel besinleri ne yapalım?” diye soracak olursanız sevgili annelerim, bitkisel proteinlerle birlikte aldığınız bitkisel posa; vücutta asit-alkali dengesini sağlar, sindirimi yavaşlatır, insülin ve IGF-1 salınımını kontrol altına alır. Asıl dikkat edilmesi gereken protein alımı hayvansal proteindir. Yukarıda belirttiğimiz porsiyonlara dikkat etmeyi unutmayın ;)
Mutlu haftalar :)